ABİDİN DİNO Sanatçı Bilgisi İçin Tıklayınız

Kağıt üzeri çini mürekkebi, 29x21 cm, Çerçeveli

ABİDİN DİNO

1913 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Tam adı Celal Abidin Dino olan sanatçının annesi Saffet Hanım, babası Divan-ı Muhasebat reisliğinden emekli olan Rasih Dino'dur. Abidin Dino; Cezayir-i Bahr-i Sefid (Akdeniz adaları) valisi ve Mesnevi çevirmeni Abidin Paşa'nın (1843-1908) torunu, şair ve ressam Arif Dino'nun kardeşi, Güzin Dino'nun eşi ve Beşiktaş kulübü tarafından efsane futbolcular arasında gösterilen ünlü kaleci Sabri Dino'nun da amcasıdır. Doğduğu yıl ailesi Cenevre'ye, daha sonra Fransa'ya göç etti. Abidin Dino'nun çocukluk yılları bu yerlerde geçti. 1925 yılında ailesiyle birlikte İstanbul'a döndü. Robert Kolej'de başladığı lise öğrenimini yarıda bıraktı ve resimle ilgilenmeye başladı. 1933 yılında "Türkiye'de ilk avant-garde anlayış" olarak nitelendirdiği "D Grubu" adlı sanat grubunun kurucuları arasında yer aldı. Bu grubun amacı, memlekette sanatın gelişmesini ve yayılmasını sağlamak, düşünce yanı ağır basan resimler yaparak Batı'daki çağdaş akımlarla boy ölçüşecek yenilikler getirmekti.

1930'lu yılların başındayken ilk çizimleri Yarın gazetesinde, ilk yazıları Fikret Adil'in yayımladığı Artist dergisinde yer aldı. Bu yıllarda Nâzım Hikmet'in Sesini Kaybeden Şehir (1931) ve Bir Ölü Evi (1932) adlı eserlerine kapak desenleri çizdi ve çok genç yaşta "ressam" olarak tanınmaya başladı. Yaşar Kemal ve Nâzım Hikmet başta olmak üzere pek çok yazarın kitaplarını resimledi. 1978'de Nâzım Hikmet'in Jokond ile Si-Ya-U'sunu Fransızcaya çevirdi. Halkın Dostu gazetesinde yayımlanan Atatürk’ü konu alan, çizgilerle süslü röportajı ile Atatürk’ün beğenisini kazandı. Cumhuriyetin onuncu yılında "Türkiye'nin Kalbi Ankara" adlı belgesel filmi çekmek için Türkiye'ye gelen Sovyetler Birliği'nin ünlü yönetmenlerinden Sergey Yutkeviç bir sergide resimlerini görüp beğendi. Yutkeviç, Dino'dan dekoratör ve ressam olarak çalışmak üzere kendisiyle SSCB'ye gelmesini istedi. Dino, 1934 yılında sinema öğrenimi görmek üzere SSCB'ye gitti. Üç yıl boyunca Leningrad'da Eisenstein ve Yutkeviç'in yanında makyajdan dekora, rejiden senaryoya tüm yönleriyle sinema eğitimi aldı. Yutkeviç'in yönettiği "Madenciler" filminde çalıştı. 1937'de Paris'e gitti. Burada ressam ve dekoratör olarak film çekim çalışmalarında bulundu. Gertrude Stein, Tristan Tzara, Eisenstein, Andre Malraux ve Pablo Picasso gibi dönemin ünlü sanatçılarıyla tanışma fırsatı buldu.

Türkiye'ye 1938 yılında tekrar dönen Abidin Dino, ilk sayısı 18 Kasım 1938'de çıkan S.E.S (Sanat, Edebiyat, Sosyoloji) adlı dergiye çok büyük katkı sağladı. Bu derginin kapanmasından sonra çok sayıda dergi çıkardı. A. Arbaş, S. Turan, ve N. İyem ile birlikte Liman Sergisi'ni düzenledi. 1941'de arkadaşlarıyla Yeniler Grubu'nu oluşturdu. Grubun açtığı ve liman çevresindeki balıkçıları konu alan sergi, büyük ilgi uyandırdı. Dino, çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini özgün bir üslupla işledi. 1941'de önce Mecitözü'ne daha sonra Adana'ya sürgün edildi. Heykel çalışmalarına burada başladı. Başlangıçta Picasso'nun etkisinde kalan sanatçı, daha sonraları yapıtlarında özgün ve yerel bir senteze ulaştı. 1943 yılında yazar ve dilbilimci Güzin Dikel ile evlendi. 1946'da Ankara'ya yerleşti ve Mehmet Ali Aybar ile birlikte Nuh'un Gemisi adlı bir dergi çıkardı. Türk Sözü gazetesinin yazı işlerini idare etti. 1951'de yurt dışına çıkmasına izin veridi ve Roma'ya, ardından Paris'e gitti.

1952'de kesin olarak Paris'e yerleşti ve ölümüne kadar yaşamını burada sürdürdü. Evi çok sayıda Türk sanatçının uğrak yeri oldu. Resimleri başta Paris ve İstanbul olmak üzere dünyanın birçok kentinde sergilendi. 1954'ten itibaren sekiz yıl boyunca Paris'teki Mayıs Salonu sergilerine katıldı. Fransa, Cezayir ve Amerika gibi değişik ülkelerde sergiler açtı. Fransa Plastik Sanatlar Birliği onur başkanlığı ve New York Dünya Sanat Sergisi danışmanlığı gibi görevlerde bulundu. "İşkence", "Atom Korkusu", "Savaş ve Barış", "Çıplaklar", "Dört Kent", "Dağ-Deniz" gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonda yer aldı. 1966'da yönettiği Dünya Futbol Kupası'nı konu alan "Gol" adlı belgesel film dolayısıyla İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi tarafından yönetmen Robert Joseph Flaherty anısına verilen belgesel film ödülüne değer bulundu. 1968 öğrenci olayları sırasında Paris sokaklarında yürüyüşlere, toplantılara katıldı, sokaklardaki etkinlikleri çizdi. Türkiye'deki ilk kişisel sergisini 1969'da açtı ve Paris çalışmalarının bir bölümünü gösterdi. 1979 yılında Fransız Plastik Sanatlar Birliği'nin onursal başkanlığına seçildi. 1989'da Fransız Kültür Bakanlığı'nın Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı ile ödüllendirildi. 7 Aralık 1993 tarihinde vefat etti. Cenazesi 18 Aralık'ta İstanbul'a getirildi ve Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.

Sanat dünyasında ressam kimliğiyle öne çıkan Abidin Dino, edebiyatın hikâye, oyun, senaryo, deneme ve eleştiri gibi türlerinde eserler vermiştir. Toplumcu gerçekçi anlayışa sahip olan sanatçının öykü, yazı ve çizimleri; Ses, Yeni Ses, Küllük, Yeni Adam, Servetifünun-Uyanış ve Yeni Edebiyat gibi dergilerde yer almıştır. Bu dergilerde yayımladığı ve gerçeküstücü esintiler taşıyan bir dizi İstanbul öyküsüne "Yedi Tepe" adını vermiş, fakat kitaplaştırmamıştır. Daha sonraki yazılarını Sosyal Adalet, Yeditepe, Milliyet Sanat ve Gösteri dergilerinde yayımlamayı sürdürmüştür (Yalçın 2010: 342). Abidin Dino’nun 1934-1940 yılları arasında kaleme aldığı beş öyküden oluşan Yeditepe Öyküleri 2002 yılında kitaplaşmıştır. Ferit Edgü "Abidin, gençlik yıllarında, arada bir Tophane’deki esrar tekkelerine uğradığını, o yöredeki yosmalarla, esrarkeşlerle, toplumun lümpen tabakasıyla ‘tanıştığını’ anlatırdı. O günlerden kalan birçok deseninde bu insanların yüzlerini görürüz." değerlendirmesini yapmıştır. Ressamlığının bazı tarafları edebî eserlerine de yansımıştır. Füsun Akatlı, Abidin Dino'nun hikâyelerindeki şiir ve resimle kurulabilecek bağlantılara dikkat çekmiştir: "Genç yazarın 'ressam tabiatı' çıkıyor orta yere, görüyoruz. Bunu sağlayan, imgenin kullanımı olsa gerek diye düşündüm. İmgeler görsel çağrışımlarıyla resme, dilsel ifadelendirişleriyle kol atıyorlar. Denizin, motörün, gecenin canlı; balıkları, kedilerin arıların, sineklerin insan kisvesinde oldukları bu öykülerde kıpır kıpır bir ritm var. Kısa cümlelerle soluklanan kişi ve atmosfer betimlemeleri olanca doğallıklarıyla gerçeklik veriyorlar. Bu gerçeküstü çağrışımlı öykülere, inandırıcılık kazandırıyorlar." (Akatlı 2002). Kısa Hayat ÖyküsüKel ve Verese adlı oyunları; Eller, Pera Palas, Sinan adlı anlatıları ile 1938-1993 yılları arasında yazdığı yazıları Kültür, Sanat ve Politika Üstüne Yazılar başlığıyla ölümünden sonra yayımlanmıştır.